‘Yasak meyveyi tadan günahkâr, kaçınılmaz olarak daha fazlasını isteyecektir’ diyen televizyoncu-yazar Gyles Brandreth kişilerdeki yasak tutkusuna dair saptamada bulunurken aynı zamanda yasakla günah arasında da bir bağ kurmuş kendince. Yasak olan her şeyin günah olduğunu düşünmek ne denli doğrudur tartışılır ama…
İnsanoğlunun Cennet’ten kovulmasındaki sebep, şeytanın oyununa gelen Havva’nın Âdem’e yedirdiği ‘Yasak Elma’! Buradan hareketle, günahla örtüştürülen yasak elma olayının daha çok kadın-erkek bağlantılı olarak algılandığını… Dolayısıyla ‘Yasak Elma’nın çoğu zaman çekici geleceğini söyleyebiliriz.
Nitekim ‘Kalbimdeki Deniz’i kendince fırtınalarla dalgalandırıp mutlu nikâh tablosuyla durgunlaştıran FOX’un yeni dizisi ‘Yasak Elma’yı da, isminden ötürü, ilk etapta çekicilik vasfına sahip bir iş olarak görebiliriz rahatlıkla. Ancak dizi başarısı için isimdeki çekiciliğin yetmediği de bir gerçek. Güçlü rekabet ortamında ayakta kalabilmek için isimle verilmek istenen izlenimin, yapımın bütününe ait özelliklerle desteklenmesi şart!
Bundan ötürü FOX’un Pazartesi boşluğunu doldurmaya niyetlenen yapımı bu yönüyle ele alıp irdeleyerek, ‘Yasak Elma çekici gelir mi’ diye sorgulamakta fayda var.
YASAK ELMA’NIN GÖRÜNENLERİ
İnsanları yapmamaları gereken işlere yönlendiren yasak elma halleri, çoğunlukla içinde gerilim ve bilinmezlikler barındırma özelliğine sahiptir. Buna karşılık Talat Bulut, Şevval Sam, Onur Tuna, Sevda Erginci, Eda Ece gibi isimleriyle, kadrosu sağlam yeni dizi, izlenimi yaratarak karşımıza çıkan ‘Yasak Elma’, bu özelliklerden uzak gibi. Çünkü tanıtımlarından itibaren neler vaat edebileceğini aşağı yukarı belli edenlerden. Bu tabloda dizinin gidişatına destek olabilecek iyi özellikler de bulunmakta, olumsuzluk yaratabilecek olasılıklar da!
Oyuncular kanadından dizinin görünen özelliklerini irdelemeye başlarsak… Rol alan isimlerin oluşturduğu yelpaze hemen her kitleye hitap edebilecek cinsten. ‘Filinta: Bir Osmanlı Polisiyesi’ ile çıkışını yapan Onur Tuna… ‘Ver Elini Aşk’taki Ayperi karakteriyle ilk başrolünü oynayıp hakkını veren Sevda Erginci… ‘Beni Böyle Sev’, ‘Pis Yedili’, ‘İlişki Durumu Karışık’ gibi gençliği hedefleyen işlerle kariyerinde ilerleyen Eda Ece… Hayran kitleleriyle öne çıkan isimler. Bu üçlünün varlığı diziye genç kesimi çekmek adına önemli bir özellik. Yanı sıra Talat Bulu ve Şevval Sam da, kendilerine has duruşlarıyla, olgun izleyicinin gönlünde yer etmiş sanatçılar. Dolayısıyla bu oyuncu harmanı için ‘iş yapabilecek türden’ diyebiliriz. Fakattt…
Bu olumlu yöne karşılık oyuncuların karakter duruşlarına da bakmak lazım tabii… Havalı işadamı Alihan profiliyle karşımıza gelen Onur Tuna’nın yarattığı ilk izlenim, ‘Filinta Mustafa’ havasının üstüne yapışıp kaldığı yönünde. Yani insan Alihan’a bakınca ister istemez oyuncunun eski karakterini anımsayabilir. Çünkü… Maalesef oyuncuların çoğunluğunda yeni role yeni imaj yaratma alışkanlığı bulunmamakta. Nitekim ‘Yasak Elma’da görünen bu olumsuzluk sadece Onur Tuna’nın Alihan rolü ile sınırlı değil. Tanıtımlar bile göstermeye yetiyor ki, Talat Bulut da, Şevval Sam da, Eda Ece de karakter sunumunda aynı dertten muzdarip. Dış görünümlerde hiçbir değişiklik yaratılmayınca, istenildiği kadar iyi performans sergilenmeye çalışılsın izleyiciye farklı bir tat aktarılamıyor ne yazık ki!
Ayrıca senaryoların oyunculara benzer karakterler yazma mantığının bu tat aynılığını pekiştirmede güçlü bir etken olduğunu yine ve yeniden vurgulamak isterim(Her ne kadar kimsenin etkilenmeyeceğini bilsem de). Misal Sevda Erginci’nin, bir kez daha hamarat-alçakgönüllü duruşla, ukala patronunu yola getiren kız tipine layık görülmesi bana göre oyuncuyu kısırdöngüye sokmaktan başka bir şey değil. Zeynep yerine Yıldız’ın karakterine bürünemez miydi fark yaratmak adına? Keza Eda Ece de yine gözü yükseklerde olan, zenginlerin kendisini aşağılamayacağı bir konuma gelmek için her teklifi kabul edebilecek mizaçta bir tip… O da zıt kardeşlerden paragöz kanadını temsil edip Halit Bey’i baştan çıkartma görevini üstlenmek yerine Zeynep’le yer değiştiremez miydi? Aynı soruları tüm başroller için genellendirmemiz mümkün. Sanki oyuncularımız beğenildikleri bir tipin dışında başkasını canlandıramazmış imajı yaratılıyor sonuçta. Reklamlarda dahi aynı görüntüyü verdiklerini düşünürsek… İnsan aynı hatada ısrarcı olunması karşısında ister istemez sorguluyor… Acaba gerçekten de belli tipin ötesine geçemiyor mu oyuncular diye!
Kısacası, oyuncular, hayranları ve rol yetenekleri bol olsa da, senaryolar ve bilindik tiplerinden taviz verilmemesi sayesinde hemen her dizide aynı profili sunuyorlar izleyiciye. Hani bir parça saç şekilleri değişse, konuşma tonlarına farklı vurgular katılsa, birbirinin zıddı karakterlerle çıkartılsalar karşımıza fena mı olur? Çok iyi olur da… ‘Nasılsa dizinin biri gider, biri gelir’ fikriyle yaklaşılıp böylesi profesyonelliklere gerek duyulmuyor ki!
‘Yasak Elma’nın kadrosuyla ilgili olumlu ve olumsuz görüşlerimizin ardından gelelim olayın öykü kısmına… Birbirini seven iki kız kardeşin farklı hayaller peşinde koştururken yollarına çıkan zenginlerin entrika ve aşk olayıyla maceralara sürükleneceklerine dair sinyallerini veren yapımda belli ki yine çıkarcılık ve dürüstlük karşı karşıya gelecek. Açıkçası dizinin nasıl yol alacağını baştan açık eden içeriği beni bir parça düşündürmekte. Zira tanıtımları, içeriğin klişelerle dolu olduğu ve sürpriz yaşatmayacağı yönünde sinyallerle dolu. Sosyete kraliçesi Ender’in kocasından kurtulmak için gözü yüksekte olan fakir kız Yıldız’ı devreye sokması… Zeynep’in çalıştığı firmayı satın alıp işten uzaklaştırılmasına sebep olan kibirli işadamı Alihan’ın, onun başarısını görüp yeniden işe alması… Bu sayede iş ortamı üstünden ‘Hem çatışırız hem sevişiriz’ muhabbeti geliştirilmesi… Alihan’ın, oyuna getirilmeye çalışılan Halit’in ortağı olması… Ve Yıldız’ın içine girmeyi kabul ettiği entrikanın Zeynep’le Alihan birlikteliğini yaralayacak sonuçlar doğurma potansiyeli… Tüm bu detaylar senaryonun temelini teşkil ederken aynı zamanda fazlasıyla bilinen ve işlenen durumlar üstünden ilerleneceğinin habercileri. Bu da, şimdilerde dizilere yönelimin baş unsuruna dönüşen merak güdüsünü aşağı çeken bir özellik yaratmakta. Muhakkak ki yerli dizilerimizin çoğu klişelerle yüklü ama bir noktadan sonrası işin tadını kaçırıyor. Umarım ‘Yasak Elma’ da bu gidişatın kurbanı olmaz.
Öte yandan olanca klişelerine rağmen senaryonun bunları kamufle edebilecek çekicilikler yaratması da imkân dâhilinde. Şayet diyaloglar ve kurgu, kadro sağlamlığını destekleyecek nitelikte yaratılırsa ve Alihan-Zeynep ikilisinde doğallığa önem verilirse ‘Yasak Elma’ da çekici gelebilir bir kesim izleyiciye. Lakin tüm bu görünenlerin dışında bir de rakiplerin güçlü olduğu gerçeği var orta yerde. Dahası şimdiki mevcutlara, gizemli iş görünümündeki ‘8. Gün’ de eklenecek ATV’nin yeni dizisi olarak. Kolay değil başa çıkmak. Bu handikabı aşmak için de dizinin öyküsü başta olmak üzere, tüm unsurlarıyla ilk andan itibaren ‘Beni tercih edin’ diyebilecek güçte olması lazım! Aksi takdirde vasatlıkla başlangıç yapılırsa sonrası pek iç açıcı gelmez. İçerik gidişatında tadı kaçıran ve rekabet gücünü yitiren ‘Kalbimdeki Deniz’in, yeri ‘Adı: Zehra’ya verilip, Pazartesi akışına konularak yolcu edildiğini unutmayalım.
SON SÖZ; Felaket tellallığı yapmak gibi olmasın ama başta yayın gününün yarattığı dezavantaj olmak üzere ‘Yasak Elma’ bir hayli zorlanacak gibi görünüyor ekran yolculuğunda. Ancak kanalın da yapabileceği bir şey yok. Zira şu süreçte FOX’un dizi boşluğu sadece Pazartesi ve Çarşamba akışında mevcut… Ki, Çarşamba’ya da konsa yine bir şey değişmezdi.
Bence böylesi bir içerikle ayakta kalmak için mevcut rakiplerin tatile girmesini yani yaz dönemini beklemek daha doğru olurdu. Bu tercih edilmediğine göre… Güçlüklerle mücadele göze alınmış, bir şansımızı deneyelim şeklinde düşünülmüş olsa gerek. Hem zaten Pazartesi sıralamasında görünen tablo, hâlihazırda Ana Haber dışında FOX’un rekabetçilikte bir iddiasının olmadığı şeklinde. Dolayısıyla ‘Yasak Elma’yla şans deneme yaklaşımı, 19’unculukla final yapan ‘Kalbimdeki Deniz’den daha iyi bir reyting de getirebilir diyerek koyalım noktayı.
Anibal GÜLEROĞLU