Yaz dizileri neden keyif vermiyor?

Ne yeni diziler, ne de programlar şöyle dolu dolu bir izleme keyfi veremiyor insana. İç bayan bir limonilikte her şey!

Anibal Güleroğlu Anibal Güleroğlu

Ekranların tadı kaçtı

Alıştığımız şeylerin, benimsediğimiz değerlerin bolca tersyüz edilmesinden midir yoksa yazın karmaşık havasıyla gelen bunaltıdan mı, bilinmez… Hayatın akışı günden güne tatsızlaşmakta.

Gündelik yaşamımızın bir parçası olmakla birlikte şimdilerde gittikçe ötelenmeye başlayan ekranlar için de durum aynı. Ne yeni diziler, ne de programlar şöyle dolu dolu bir izleme keyfi veremiyor insana. İç bayan bir limonilikte her şey!

Ardımızda kalan sezonda büyük umutlarla yayına sokulan pek çok dizinin birkaç bölümde telef edildiği gerçeğini, yaz boşluğuna rağmen yüksek reyting alamayanların durumuyla birleştirdiğimizde ekranların tadının ne denli kaçtığı da gözler önüne serilmekte iyice.

Dolayısıyla bu noktadaki kötü gidişatı daha net algılamak için yeni başlayan dizilerin eskiyi aratan tablosuna kısaca değinmekte fayda var.

TAZE TAZE DÖKÜLENLER

Az olanın her daim değerli sayıldığı malum. Bir şeyin gereğinden fazla bulunması kıymetini azalttığı gibi, doygunluk ve bezginlik hissini de beraberinde getirir.

İşte kolay kazanç ışığını görenin kolları sıvayıp işe koyulmasıyla gelişen dizi bolluğunun zirve yapmasıyla tam da bu durum meydana geldi ekranlarda. Ciddi anlamda rekabet yaşanmadığı halde taze taze yapımlar tez zamanda solup sapır sapır dökülmeye başladı.

Nitekim geç girilen yaz sezonu dizilerinden ‘Darısı Başımıza’ bu durumun en çarpıcı örneklerindendi… Birinci sırada olduğu halde, düşük izleyici performansıyla, beş bölümde havlu atıp finale gitmeyi seçti… Ki bu da ekrandaki tat eksikliğinin bariz kanıtıydı.

Keza proje aşamasında şans tanıdığım ‘Kalbimin Sultanı’ da tatsızlığın göstergelerinden oldu… Yayına sokulmasıyla birlikte karşımıza çıkarttığı ‘Kral ve Ben’ esintisi ve Harem çekişmeciliğiyle özgünlükten uzak tablosu nedeniyle bekleneni veremedi.

Dolayısıyla bu hususta eleştirilerimi sıraladığım ‘Kalbimin Sultanı’, onca şatafatına ve iddiasına karşın reyting alamayan yenilerden oldu. Çarşamba akışında Show’daki ‘Darısı Başımıza’dan daha düşük puanlar alıp reytingini 1,5’in de altına düşürdü. Kadrosundaki renkli isimler de dizinin izlenmesine katkıda bulunamadı anlayacağınız.

Peki ya ‘Kalbimin Sultanı’nın yerini alacak olan Star’ın yeni yaz umudu ‘Nefes Nefese’ beklenen tadı verebilecek mi izleyiciye? Yaz işliğinden ziyade yeni sezon dizisi olmaya daha uygun düşen ‘Nefes Nefese’ gerek reyting, gerekse izleme keyfi açısından özlenen sonuçları doğurabilecek mi?

Sürekli ilgi çekebilecek mi? Açıkçası bu yapımdan da umutluydum ama şu aşamada buna net bir ‘Evet’ diyemiyorum. Çünkü hızla tırmanan ekran ilgisizliği yaz başında şanslı gördüğüm bu yapımı da riskli kılıyor.

‘Yaparsın Aşkım’la yüzü gülen ancak ‘Acayip İşler’ isimli programla şansı yaver gitmeyen FOX’taki gençlik işi ‘4N1K İlk Aşk’ deseniz… AB grubunda 3’ün altında kalıp gerilerden gelen bu dizi için de çok olumlu konuşmak mümkün değil maalesef.

Zira içerik ve sunum vasat. Sergilenen performansın ne gençleri ne de yetişkinleri kendisine çekemediği gerçeği her bölümde yansımakta. Aldığı sonuçlar da bu doğrultuda oldu nitekim.

Öte yandan ‘Masum Değiliz’i gecenin bir yarısı ekrana getiren ATV’deki ‘Kocaman Ailem’ var, bir başka tat eksikliği örneği olarak… Komedi niyetine yola koyulmakla birlikte ilk bölümden mantıkla bağdaşmayan haller sergileyen bu dizi de 2’nin altındaki reytingleriyle ve ilk 10’a giremeyen sıralamasıyla tam bir hayal kırıklığıydı. Bundan ötürü erken final gecikmedi. Yazık.

Bir başka yazık da, TRT 1 ekranının ünlü isimleri buluşturan dizisi ‘Elimi Bırakma’ içindi… Gerek içeriği gerekse deneyimli kadrosuyla göz dolduran yapımın ilk bölümünün Total’de 8’inci, AB’de 11’inci olması ve her iki grupta da 2’nin altında reyting alması oldukça düşündürücüydü.

Neyse ki, izleyici ikinci bölümde diziyi fark etti de reytingleri yükseltip Pazar birinciliğine oturttu yapımı. Yoksa cidden yazık olacaktı. Bakalım devamı nasıl gelecek?

Kısacası; Bu yazın kıt kanaat dizileri arasında reyting kaygısı, rekabetsizliğe rağmen, hayli büyük oldu. Taze taze dökülenlerle, döküldü dökülecekleri bir yana bıraktığımızda… 4’ün üstünde reyting alan ‘Meleklerin Aşkı’yla ‘‘Ege’nin Hamsisi ve 8,5’i geçerek izleyicinin yaz tercihine ayna olan ‘Erkenci Kuş’ kalıyor geriye. Artık bu tabloya da başarı denirse…

EKRANIN TADINI KAÇIRAN NEDENLER

Kanal D’nin yaz dizisine bulaşmayarak akıllılık ettiği sezonda diğer kanalların yayına soktukları yapımların rekabetsiz ortamda yeterli itibarı görmemelerine değinmenin ardından gelelim bu süreci doğuran sebeplere…

-Kabul etmek gerekir ki, izleyicinin ekrandan soğumasında en önemli etken reyting olayı. Zira bir yapımın kalitesi yüksek olsa bile, kanalın arzu ettiği oranı tutturamadığı halde, takipçilerinin görüşleri hiçe sayılarak finale yollanacağı zihniyeti yerleşti izleyiciye. Dizilere temkinli ve mesafeli bakmaya neden olan yaklaşım da ister istemez bir soğukluk yaratmakta.

-Bir diğer tat kaçıran sebep peş peşe sıralanan yapımların neden olduğu maymun iştahlılık. Eskiden belli sayıda dizi çıkardı ve hafızalarda yer etmeyi başaran bu işlerin yayın günü ilgiyle beklenirdi. Oysa günümüzde ‘Biri olmazsa diğeri’ kafasıyla yaratılan dizi bolluğu hüküm sürmekte. Hal böyle olunca da izleyicideki özlem duygusu yerini bıkkınlığa bırakmakta.

-Ekranların tatsızlaşmasında rol oynayan nedenler arasında klişe bolluğunun ve orijinalliğin sıfırlanmasının da rolü büyük kuşkusuz. Geçmişte her yeni dizi, yeni bir öykü dünyası olduğundan izleyiciye sunulan işlerde farklılık gözlenirdi. Her yapımın kendine özgü bir duruşu vardı.

Maalesef klişelerin kolaycılığına dalan dizi yaratıcıları zaman içinde bu farklık olgusunu umursamaz oldu. Hangi içerik iş yapmışsa onun peşine takılıp benzerlerini üretme modası yaygınlaştı. Benzer senaryolar, benzer karakterler de bir noktadan sonra tıkandı tabii. Dahası bu alışkanlık uyarlama veya esinlenme tutkusuyla birleşince işin suyu iyice çıktı. Böylece özgünlükten uzak, taklit yapımlar sayesinde ekranlarda tat kalmadı.

-Tatsızlığın bir diğer faktörü, dizi sürelerinin gereğinden fazla uzun olması. Sıkça işaret ettiğimiz bu süre problemi, başlarda cazip gelmiş olsa bile zaman içinde süre doldurmak için anlamsız bir çırpınışa dönüştü. Senaristler gereksiz konuşmalarla, baştan sona çalınan parçalar nedeniyle klip haline gelen ağır sahnelerle ve düşük tempoda yol alan akışlarla işi idare etmeye başladı.

Özünde yarım saati dolduracak içeriklerle bir film uzunluğunu dahi aşan bölümleri izlemek zorunda bırakılan izleyicinin de canına tak etti tabii. Nitekim sinema filmlerinin daha çok ilgi görmesi, lastik gibi uzatılmayan yapımlara duyulan özlemden kaynaklanmakta.

-Ve sürekli aynı yüzlere itibar edilmesi… Yıldızı parlayan oyuncuların bir dizisi biterken diğerinde karşımıza çıkartılması, ilaveten reklamlarla da sürekli ekranda olması klişe konuların yanı sıra klişe karakterlerin klişe sunumlarını beraberinde getirdi.

Diziler arası maraton yapan oyuncular, ister istemez mimiklerinden konuşmalarına aynı tarzı sergileme kolaycılığına sürüklenip farklı karakterlere bürünemez oldu. Neticede oyuncu yeteneğini körelten bu olumsuzluk da dizilerin cazibesiz hale gelmesine büyük katkıda bulundu.

SONUÇTA; Adı yeni, özü eski olan sözde yeni işlerin eskisi gibi izleyici çekememesinin ve ekranın tadının kaçmasının baş sebebi, yazının girişinde de vurguladığımız gibi ‘doygunluk’! Bu doygunluk, dizisinden program formatına, sürekli aynı tarzda yol alan işlerde her şekilde kendini göstermekte. Tabii görmek isteyene.

Diyeceğim o ki, şayet yeni sezondaki dizi emeklerinin de boşa gitmesi ve yeni hüsranlar yaşanması istenmiyorsa bu doygunluğun gelişmesindeki etkenlerin ayrıştırılarak dikkate alınması şart!

Aksi takdirde ekranın kaçan tadı kalıcı hal almaya başlar. Yaz sürecinde yapıldığı gibi çare olarak bolca sinema filmleri devreye sokulur ve diziciliğimizin saltanatı iyiden iyiye tehlikeye girer. Çokça övünülen yurt dışı satış balonu da bir süre sonra gümleyip gider. Bizden uyarması…

Anibal GÜLEROĞLU

[email protected]

www.twitter.com/guleranibal