Ekranın yenilerinde tablo nasıl olacak?
Yeni başlangıçlar güzeldir. Ancak Dostoyevski’nin de dediği gibi ‘İnsanların en çok korktuğu şey yeni bir adım atmak, yeni bir söz söylemektir’. Çünkü yeniliklerin başarı mı yoksa hayal kırıklığı mı getireceğinden yüze yüz emin olmak imkânsızdır. Dolayısıyla her yeni başlangıçta, umutlarla kaygılar yan yana durur daima. Kanalların yeni dizileri için de bu kural geçerli. Özellikle son dönemlerde daha büyük kaygılar yaşanır oldu. TRT yapımlarının gittikçe kalitelileşmesi ve televizyon yerine internetten izleme alışkanlığının giderek yaygınlaşması, yeni başlangıçların üstündeki baskıyı artırdı. Eskisinden daha zorlu hale gelen ekran rekabetçiliğinde kaygı, umudu sollamış durumda. Daha çok dilime bölünen reklam pastasından düşen payla kanala yeterli doygunluğu sağlayamayan yapımın biletinin kesilmesi çok kolay çünkü. Nitekim ekranda yaşanan hareketlilik bunun göstergesi.
Yanlış hesabın Bağdat’tan döndüğü dizilerin erken finalleri bir yanda… Yeni sezon kavramını ortadan kaldırırcasına çat pat devreye sokulan yeni diziler diğer yanda. Bu tabloda bütün mesele, kaliteli işlerin hakkını yememe dengesi! Seçenek çokluğunda bu detay çok önemli. Zira izleyici, mevcut alışkanlıklarına dalıp yeni işleri gözden kaçırabilir. Nasıl ki, senaryoları ve oyunculukları iyi olduğu halde gerek tanıtım eksikliğinden, gerekse kanalların yanlış gün seçiminden heba olan pek çok güzel iş gördük. Temennimiz, bundan sonra olmaması.
İşte biz de bu temenniye destek mahiyetinde, tanıtımlardan yola çıkalım ve izleyici dikkatini yeni yapımlara yönlendirmek için ekranda şanslarını deneyecek olan yenilerden bazılarını, iki parça halinde değerlendirelim dedik. Tabii, her zaman yaptığımız gibi Sezar’ın hakkını Sezar’a vererek ve cümlesine şans dileyerek! Analizimizin ilk bölümünde yer alan diziler; ‘46 Yok Olan’, ‘Oyunbozan’ ve ‘Kehribar’…
‘46 YOK OLAN’ YOKLUĞU DOLDURARAK FARK YARATACAK!
‘Sıra dışı bir proje’ iddiasıyla Star ekranında yer almak için gününü bekleyen ‘46 Yok Olan’, yeni diziler arasında en çok ilgimi çeken projelerden biri. Çünkü sıradanın ötesine geçip öne çıkmasını sağlayabilecek yönleri çok.
Bunlardan ilki, ‘Behzat Ç.’ İle alıştığımızın ötesinde bir polis tipi çizip gönüllerde taht kuran Erdal Beşikçioğlu’nun başrolde olması. Tanıtımda da göründüğü kadarıyla kendisi; babasının katledilişinin ruh halini taşıyan, bitkisel hayattaki kız kardeşini kurtarmak için deneyler yapan genetik profesörü Murat Güney tipiyle mükemmel uyum sağlamış. Bu karakterde bize ne tür psikolojik gerilim tabloları sergileyeceğini görmeyi sabırsızlıkla bekliyorum.
Dizinin ‘Breaking Bad’in uyarlaması olduğu söylentilerine büyük tepki gösteren Erdal Beşikçioğlu’nun dışında performansını sabırsızlıkla beklediğim diğer isim, ‘Kara Para Aşk’ın can damarına dönüşen Saygın Soysal! Karakterlerin birbirlerine boş bakmadığı bir iş çektiklerini söyleyen Soysal, buraya da iyi bir katkı sağlayacaktır.
Yasemin Allen ile Melis Birkan’ın da başrolde olduğu dizinin diğer özelliklerine gelince… Senaryosu, Ercan Mehmet Erdem’e ait olan yapıma güç katacak iki erkek başrolün dışındaki en önemli yönü, psikolojik gerilim türünde olması! Sürekli aşk üçgenlerinin ağıtçı dramalarını, romantik komedilerin aşkı sulandıran hallerini, mahalle çaçaronluklarını ve yöresel işlerin tüm değerleri yozlaştıran konak hayatlarını izlemekten beynimiz tırt olmaya yüz tutmuşken Serdar Akar yönetmenliğindeki ‘46 Yok Olan’ psikolojik tedavi gibi gelecek bize. İlaveten dizinin süresi de fark yaratmaya uygun. Bölümleri, ekran alışkanlığının tersine 60 dakika. Bu hamle dizi dünyasına yeni bir soluk getirecek mi? Sanmasam da diliyorum. Çünkü süre uzatmak için ağır çekim sahnelerin anlamsız tekrarlarla sergilendiği işlerden bezdik artık.
Kısacası; ‘46 Yok Olan’, başarılı olacağını düşündüğüm bir iş. Bununla birlikte ‘Tatlı Küçük Yalancılar’ gibi gerilimden gençliğe, polisiyeden aşka, uyarlamasından oyunculuğuna komple kalite bir yapıma ilgisiz kalan izleyici kitlesine sahip olduğumuzu da unutmamak lazım! Yine de favorilerimden olan ‘46 Yok Olan’, ekranda yokluğu hissedilen ne varsa bünyesinde barındırarak fark yaratacak kapasitede, diyorum.
SHOW’UN YÜZÜ ‘OYUNBOZAN’LA GÜLEBİLİR
Ekranın yenileri olmak için bekleşen yapımlar arasında, Show’un ‘Oyunbozan’ı da var. Bu yapımla ilgili görüşlerimi, Altuğ Küçük ve Serhat Tutumluer faktörlerine odaklanarak, önceki yazımda uzun uzadıya aktardığımdan burada tekrarlamayacağım. Asıl yorumumu dizinin ekranda yer bulması sonrasına bıraktığım yapımla ilgili olarak şu kadarını söyleyeyim. Yeniler arasında ‘46 Yok Olan’ın dışındaki diğer favorim, ‘Oyunbozan’!
Lakin pır pır etmekte içim. Neden derseniz… ‘Acı Aşk’ı hiç hak etmediği halde noktalayarak takipçisini acıtan Show ekranında tutunmak her babayiğidin harcı değil. ‘Show dizisi olmak zor’ dedirtecek o kadar çok gel-git yaşandı ki saymaya yetişemiyoruz dizileri. Bu durumun izleyiciyi baştan negatifleştirdiğini, dolayısıyla dizilere olumsuz dönüşümle yansıdığını da kaç kez yazdık zaten. Şimdi ‘Kış Güneşi’ için aynı kaygıyı içimizde taşırken ‘Oyunbozan’ faktörü çıktı ortaya. Show’un yüzünü güldürüp bu gidişatı durdurmak için gün saymakta. Yapımın bunu başaracak potansiyeli var da… Ekranın öğütücü ortamında başarının sağlanması sadece yapıma bağlı değil ne yazık ki.
Dolayısıyla Show TV’ye naçizane tavsiyem, intikam ve aşk üzerinden medya çarpıklıklarına pencere açacağını düşündüğüm dizinin heder olmaması için yayın gününü iyi ayarlaması, izleyicinin görüşünü yok saymaması! Bundan ötesi, ‘Hadi hayırlısı’…
YARIMCALI ORHAN’IN HİKÂYESİ ‘KEHRİBAR’DA…
Bu sezon ATV için gayet iyi gidiyor. Beş aydır zirveyi bırakmadı. Dizilerinden gündüz kuşağına izleyici yönünden sıkıntısı yok. ‘Yeter’ ve ‘Aile İşi’ gibi yeni yapımları da sorun yaratmadı. Aman ‘Maşallah’ diyelim. Şimdi hem diziler hem de kanal açısından göğüs kabartacak bu tabloya yeni bir yapım daha eklenmek üzere. Ölüm haricinde sevdiğini geri bırakmama nasihatini akıllara işleyen tanıtımıyla, intikam ve aşk ateşinin harmanlandığı bir öykünün hüznünü yansıtan ‘Kehribar’, ATV’nin yeni kozu… Rengini de az çok belli etti.
Kabadayı dünyasına, ağır ağabeylerin bastığı havaya izleyicinin ilgisini, benzer türdeki işlerden gözlemleyen ATV’nin, ‘Kaçak’, ‘Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz’ gibi yapımların ardından aynı türden ‘Kehribar’la şansını denemek istemesi büyük akılcılık. Gerçi ‘Tatar Ramazan’da istenilen verimliliğe pek ulaşılamamıştı ama… ‘Kaçak’ta da imzası olan Süreç Film eminim ‘Kehribar’da, bu türdeki eski deneyimlerinden süzdüklerini devreye sokup başarıya zemin hazırlayacak ve ATV’ye hayal kırıklığı yaşatmayacaktır.
Senaryosu, Sinan Tuzcu ve Ali Aydın tarafından kaleme alınmış olan ‘Kehribar’ın elini güçlendiren sadece bu deneyimler mi peki? Tabii ki hayır. Kendi halinde yaşarken ölesiye sevdiği aşkından ve düzeninden kopartılıp 20 yıllık hasretliğe düşürülen bir adamın öyküsünü, bir tık öne çıkartıp ekrandaki diğer işlerden ayıran özelliği en kestirmeden ifade edecek olursak… Türkiye’nin ünlü kabadayısına dönüşen Orhan Yarımcalı’yı, nam-ı diğer Yarımcalı Orhan’ı anlatacak olması… Yani bir kabadayının doğuşu ve efsaneleşme sürecini işlemesi!
Öte yandan ilk ve tek aşkı Leyla’dan ayrı düşüp kendi dünyasına kapanan Orhan’ın Almanya’dan yirmi yıl sonra memleketine dönüşünü, çektiği hasretliğin ve sevdiklerinden uzak kalmasının sebebi olanlara karşı beslediği kin ve öfkenin izleneceği yapımı aktarırken dizinin en büyük destekçileri oyuncuları olacak kuşkusuz. Yarımcalı Orhan’ı devleştirme görevini üstlenen Gürkan Uygun bu açıdan büyük avantaj. Duruşuyla hem bu türün özelliklerine uygun, hem de aşk olayının duygularını yansıtmaya! Bu nedenle sadece erkek izleyicinin değil kadınların da ilgi odağı yapabilir ‘Kehribar’ı. ‘Kaçma Bireder’de kısa rolle bile büyük sanatçılığın ispat edilebileceğini gösteren Necip Memili de dizi için önemli faktör. Çünkü kendisi sertlikle duygu insanlığını harmanlayabilen bir isim. Yanı sıra ‘Kurtlar Vadisi Pusu’, ‘Behzat Ç.’ gibi ağır abi yapımlarında gördüğümüz, tiyatrodan ödüllü Ayça Varlıer de ‘Kehribar’ı parlatabilecek güçte bir isim.
Anlayacağınız akılcı davranıp elini çabuk tutan ATV’nin, ‘Eve Dönüş’ün boşladığı Cuma gecesinde ‘Kehribar’la atak yapma şansı göz ardı edilemeyecek oranda! Bu da demektir ki, ATV dosta düşmana karşı bir kez daha galip gelebilir.
Sonuçta; Yenilere yönelik potansiyel değerlememizde, ilk üç yapım açısından ön tablo bu. Diğerlerinin incelemesi, gelecek yazıda. Televizyon dünyasından ilhamla, ‘Bizi okumaya devam ediniz’ diyerek koyalım noktayı.
Anibal GÜLEROĞLU